2005/10/22

CENGİZ BÜLBÜL

Padlet ile yapıldı

SUBAŞI KÖYÜ

  • SUBASI KOYU TARIHI
  • Subaşı Köyü, Fatih Sultan Mehmet Han’ ın 1461 Ekiminde Trabzon’u fethinden hemen sonra uygun yerleşim alanı olduğunu fark eden Türkler tarafından yerleşim yeri olmuştur. Köyümüzde daha önceleri var olan bazı tarihi yapılar kuruluşunun eskiliğini kanıtlar. Trabzon'a 7 Km. uzaklıktadır. Yerleşim yeri olarak seçilmesinin başlıca nedeni olarak otlak ve mera alanlarının çokluğundan ötürü özellikle hayvancılığa elverişli olmasıdır. Ormanları ile de civar köylerden daha farklı bir coğrafyaya sahiptir. Yakın bölgeler içerisinde tek göle sahip olan Subaşı Köyü bu üstünlüğünü yeni tarım alanları açma uğruna Kazangölünü maalesef günümüzde susuz bırakmıştır. Köyün bir başka özelliği adını aldığı suyudur. Çok önemli bir su kaynağına sahip olan köy, hastalara şifa olsun diye testlerden geçirilen bu suyuyla Trabzon Verem ve Göğüs Hastalıkları hastanesindeki hasatalara şifa dağıtmaktadır. Köydeki ana kaynağından direk hatlarla bu hastanenin suyunu sağlamaktadır. Suyun köydeki adı “Lemlioğlu suyu” olarak bilinir ve çok makbul kabul edilir. Bir rivayete göre eski tarihlerde yaşamış ünlü armatür ve gemici Lemlioğlu bu köyde yaşamış ve yetişmiştir. Su ona ait olan topraklardan çıktığı için bu isimle anılır.Tarihsel süreç içerinde birçok farklı isimler almıştır. İlk adı olan Zülmera adını meradan almıştır. Daha sonraki yıllarda ismi Yolalan olmuştur. Bunun nedeni de birçok köyü birleştiren kavşak yollar bu köyden dağılır. Örneğin köyün sınırları içerisinde olan Korma boğazı 5 köyü birbirine bağlayan yolların birleştiği kavşağın adıdır. Yolalan ismi daha sonraları meşhur suyu sebebiyle Subaşı adını almıştır ve bu isim kullanılmaktadır. Subası, geniş bir alana yayılmış; dağınık yerleşimin tipik özelliklerini taşıyan bir köydür, dört mahalleden oluşur bunlar: cami mahallesi, okul mahallesi, çiçekli mahallesi ve düz mahalle den oluşur. Özellikle çiçekli mahallesinde otlak alanlar, ormanlar ve rengarenk çicekler vardır.Devletimiz arazinin elverişli olmasından dolayı karacaları cogalmaları için bu bölgeye bırakmış bu durum bölgemize zenginlik katmıştır. Kazangöl bu mahallen sınırları içerisindedir. Düzlük yok denecek kadar azdır. yeşilliklerle örtülü olmasından dolayı yüzey şekilleri uzaktan bile net olarak izlenmez. Eskiden hayvancılık daha yaygındır.Eski yıllarda büyükbaş ve kucuk baş hayvancılık fazla idi.Yaz mevsiminde yaylalara çıkılırdı.Köydeki otlak ve çayırlar yetersiz kalıyordu.Fındık bahcelerinden biçilen otlarla ve ormanlarından kırılıp kurutulan ağaç yapraklarından hayvanların yiyecekleri sağlanıyordu. Şimdi ise köyde sürekli ikamet eden ailelerin büyükbaş hayvan sayısı 100'ü geçmez.Subaşı Köyünün başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarım denince akla fındık gelir. Köyün tamamına yakını fındık bahçesi ile kaplıdır yer yer tarlalara rastlanır. Son yıllarda tarımda kazancın azalması ile birlikte şehre göç hızlıca başlamıştır ve çok sayıda esnaf ve sanatkar ortaya çıkmıştır. Köyde matbaacılık ve şöforluk milli meslekler haline gelmiştir. Bunun yanıda mobilya ve inşaatçılıkla uğraşanların sayısı fazladır. Sobacılık, fındık ticaretciliği ve motor tamirciliği de yaygındır. Şehre yakın olması ve devamlı vasıta bulunması nedeniyle, hemen hemen herkesin şehirle mutlaka günlük bir bağlantısı olmaktadır.Köyümüzün en önemli sanayicisi Celal Hekimoğlu’ dur. Çocuk yaşlardan itibaren başladığı sanayiciliğe günümüzde Avrupaya ihracat yapabilecek dev sanayi kuruluşlarını Trabzon ve ülke ekonomisine kazandırmasının yanında çok sayıda işçiye de iş olanağı sağlamaktadır.Köyümüz eğitim-öğretim alanında son yıllarda iyi ilerlemeler kaydetmiştir. Üniversite mezunlarının sayısı bir hayli fazladır, hemen hemen her evde bir lise mezunu bulmak mümkündür. Köyümüzde bir adet ilköğretim okulu mevcuttur. Çok sayıda öğretmenimiz, mühendisimiz, doktorumuz hatta üniversite de öğretim üyelerimiz vardır , halen üniversitelerde okuyan çok sayıda öğrencimiz bulunmaktadır. Bölgemizden çok sayıda insan gurbetlerde calışmaktadır. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Arazinin yeterli ve doyurucu olmaması, insanları arayışa yöneltmiş, bunun sonucu olarak gurbetçilik başlamış veya "devlet kasasına bir anahtar uydurma" düşüncesi doğmuştur. Hemen hemen her ailede bir memur vardır.Köyümüzde yeni bir cami bulunmaktadır, lojmanı da olan bu cami 1980 li yılların sonuna doğru hizmete açılmıştır. Köyün orta yerinde bir mezarlık bulunmaktadır. Ayrıca çok sayıda aile mezarlıkları da vardır.
  • KÖYÜMÜZÜN MUHTARLARI
  • Hayri Hekimoğlu
  • Ahmet Hekimoğlu
  • Ali Hekimoğlu
  • Hakkı Küçükosman
  • Mustafa Kahveci
  • Ayhan Çavdar
  • Zikrullah Kahveci
  • Web Adres
  • subasikoyu
  • 2005/10/20

    MERVE YUKSEL

  • DOĞAN KASABASI
  • 29 Temmuzunda Kahraman Maraş'a gittik.Orada babaannemin yanında kaldık.Kuzenim Halime Beyza'da oynamıştık.Sonra çekirdek yedik.İki gün sonra annem geldi.Halimeyle dut ağacından dut topladık.Halime siyah saçlı, gözleri siyah ,orta boyluydu.Ağabeyisiyle beraber oyun oynadık.Kiraz yedik.Onlar gitti.Asım amca geldi.Siteye pide almaya gitmiştik.Geri geldik.Yemeğimizi yedik.Akşam oldu yattık.Ertesi gün Trabzon'a geldik.
  • RAMAZAN
  • Akşam …. kalktık.Yemeğimizi yedik.Geri yattık.Saat 10'da kalktık.Elimi yüzümü yıkadım.Tam üstümü giyinirken,ağabeyimin arkadaşı Karaman geldi.Ben okul kıyafetlerimi giyip okula geldim.Tek Büşra gelmişti.O gün sınıfa geldiğimde yalnız ben oruç tutuyordum.
  • TEMİZLİK
  • Annem temizlik yaptı.Ben de anneme yardım ettim.Odamı temizledim.Sonra yemeği yedim.Önlüğümü giydim.Anneme, anneciğim çiçeğimi verir misin,dedim?Çiçeği okula getirdiğimde toprağı dökülmüştü.Şeyma ile temizledik.Öğretmenimize verdik.Osırada stajer öğretmenler de gelmişti.Öğretmenimiz bize kendi şiirimizi yazdırdı.Güzel yazan arkadaşlarımızın defterlerine ,tabi ki bütün arkadaşlarımız güzel yazdı,güzel küçük resimler yapıştırdı.Stajer öğretmenimiz de bana güzel yazdın,dedi.Onlar gitti.Beslenme saati oldu.Yemeklerimizi yedik.Matematik dersi başladı.
  • BİLGİSAYAR
  • Aliye bilgisayar görmüş.O yüzden annesine demiş ki:
  • -Anneciğim bilgisayar alır mısınız?
  • -Alamayız ,kızım.
  • -Ama…anne!
  • -Paramız yetmez. Aliye ağlayarak:
  • -Tamam ,demiş ve yarın için plan yapmış.O da öğretmenin bilgisayarını almakmış.Aldı ve eve gitti.Babası ona dedi ki:
  • -Bu ne?
  • -Bilgisayar.
  • -Nereden aldın?
  • -Annem aldı.Babası biraz daha sıkıştırınca öğretmenin bilgisayarı olduğunu anladı.Hemenöğretmenine telefon açtı.Öğretmen de biliyordu bilgisayarının kimde olduğunu.Babası Aliye'ye kızdı.Aliye'nin bu kadar bilgisayarı sevdiğini bilmiyordu.Ona söz verdi paramız olduğunda alırız ,diye.Sonra Aliye yaptığından utandı.Annesinden ve babasından özür diledi.Öğretmenine ne diyeceğini düşünürken,sabah olmuş meğer rüya görüyormuş.Böyle bir şey yapmadığına çok sevinmiş.Sonra rüyasını annesine babasına ve öğretmenine anlatmış.Ailesi Aliye'ye bilgisayar sözü vermiş.
  • Merve Yüksel troisieme annee premiere
  • Aziz Bülbül

    Adım Aziz Bülbül.1956 yılında Trabzon'da doğdum.

  • İlk ,orta ,lise tahsilimi Trabzon'da
  • Yüksek tahsilimiRize'detamamladım.
  • Ayrıca iş idaresi fakültesi mezunuyum.
  • Urfa,Trabzon,Kars,Zonguldak,Belçika'da görev yaptım.
  • Evliyim ve ikisi Belçika'da biri Bursa'da üç cocuğum var.
  • OKULUMUZ

    Yıllar Önce